DepOrtak
DepOrtak uygulamasında aç
İllaki İstanbul’da Depolama Yapmak Gerekiyor Mu?
Bu soruma yine kendi kendime “Ben, eğer üretici, satıcı, ithalatçı, toptancı vb. firmanın tedarik zinciri veya lojistik yöneticisi veya sahibi olsam İstanbul’da ve İstanbul’un çok yakın coğrafyasında depolama yapmam!” gibi çok iddialı bir cümle ile cevap verebilirim.
“Olur mu tüketimin çoğu bu bölgede”, “olmaz öyle şey ithalat ve ihracat en fazla burada”, “yok artık sanayinin merkezi” gibi itirazlar gelebilir.
“Old School” ve “dinozor” olan birçok kişi gibi ben de bu itirazları yaparım (yapardım). Zira deponun veya depolama yerinin coğrafik lokasyonu için “klasik” temel öğreti, üretime veya müşteriye (tüketici) veya mümkünse her ikisine de “yakınlık (mesafe, zaman)” ile ilişkilendirilmesidir.
Öte yandan günümüzde “klasik” öğretiler ile yerine “farklı” ve hatta “radikal” yaklaşım gerekebilir.
Yıllardır dile getirdiğim “depolama alanı arz sorunu olacak, depolama alanı bulunamayacak” iddiam, keşke haksız çıksaydım, bugünlerde gerçekleşti ve ayrıca yeni depolama alanı (m2) üretmek için arazi ve inşaat maliyetlerinin son 3 yılda en az 2,5-3 kat artması, bu arz sorununu daha büyütecek gibi görünüyor. Mevcut depolama alanlarının ise hem yapım için “A Klas” olmaması hem de operasyonel zorluklarının olması, ayrıca değerlendirilmelidir.
Yukarıda bahsettiğim nitelik ve nicelik olarak “arz” sorununa ilaveten maalesef yine yıllardır dile getirdiğim “depolarda çalışacak personel bulunamayacak” iddiamın gerçeğe dönmesi ile depolama alanı sorununu çözme gayretleri, tam bir arapsaçına dönüyor.
Peki ne olacak? Sorun nasıl çözülecek?
Kısa dönemde sürdürülebilir çözüm için yukarıda bahsettiğim “farklı” ya da post modern yaklaşım olarak DepOrtak tarafından geliştirilen “Gri Depolama” konsepti çözüm olabilir.
Diğer bir post modern yaklaşım ise çok doğru ABC Analizi yaparak hem “maddi” hem de “sipariş” sayısı” esasına göre A Grubu ürünlerin İstanbul’da daha küçük m2’li depolama alanında tutulması ve geri kalan örneğin C ve hatta B grubu ürünler ve/veya paketleme & ambalaj gibi yardımcı maddeler için İstanbul’a göre “insan kaynağının” çok kolay bulunabileceği, çalışan devir hızının çok düşük olabileceği, insan kaynağı ile ilgili maliyetlerin çok düşük olabileceği; arazi maliyetinin düşük olabileceği, depreme karşı uygun (sağlam, güvenli) arazileri olan ve mutlaka İstanbul ile kara yolu hareketinin hızlı ve kolay olabileceği farklı coğrafyalarda depolama tercih edilebilir ve bu farklı coğrafyalarda depolama yapılabilir.
Orta hatta uzak vadede Türkiye’de üretim kaynaklı “dönüş yükü” için bir gelişme olmayacak gibi görünüyor. Böyle devam ederse İstanbul’dan doğu illerine mal akışı olacak ve maalesef doğu illerinden İstanbul’a ise yeterli dönüş yükü yine olmayacak. İstanbul yerine farklı coğrafyalarda depolama yapılması sayesinde depolardan İstanbul’a yapılacak taşımalar ile “dönüş yükü” sorunu da bir nebze çözülmüş olabilir.
NOT: Böyle coğrafyaların isimlerini verip arazi fiyatlarını yükseltmek istemem 😊
Bu yazı DepOrtak kurucu ortağı Oruç Kaya tarafından kaleme alınmıştır.